Bu inanca göre, insanlar hayatta neyi hak ederlerse, onu bulurlar ve başlarına gelen her şey, kazandıkları ya da kaybettikleriyle orantılıdır. İyi davranışlar ödüllendirilirken, kötü davranışlar da cezalandırılır. Dolayısıyla, adil dünya inancına sahip bireyler, başarıya ulaşmanın iyi olmakla ilişkilendirildiği bir dünya düzeni olduğuna inanırlar. Bu inançla insanlar dünyaya karşı kendilerine güvenli ve rahat bir alan oluşturabilmekte, günlük yaşam olaylarını düzenleyebilmektedirler. Yaşadıkları olayları kendilerince anlamlandırmaya ve kendi bilişinde tutarlı hale getirmeye çalışırlar.
Ancak bu inanç, bireylerin gerçek dünyadaki karmaşıklıkları ve adaletsizlikleri göz ardı etmesine sebep olabilir. Çünkü hayat her zaman adil olmayabilir. Bu durumda, adil dünya inancına sahip bireyler, bu adaletsizlikleri açıklamak veya kabullenmek yerine, genellikle adaleti sağlamak için çaba harcar, adaletin yerine geleceği umuduyla hareket ederler.
Adil dünya inancı, bireylerin güvenlik duygularını artırabilir ve sosyal etkileşimlerde daha dikkatli olmalarını teşvik edebilir. Bu inanca sahip olan bireyler genellikle adaletli davranmaya ve haksızlıklardan kaçınmaya daha meyillidirler. Aynı zamanda, adaletsizliklerle karşılaştıklarında kurbanları sorumlu tutma veya küçümseme eğilimine de sahip olabilirler. Burada arka plandaki hatalı akıl yürütme şu biçimdedir: Dünya adil bir yerdir. Ancak masum bir kişinin başına anlaşılmaz bir trajedi geldi. Bu nedenle, o kişinin bunu hak etmek için yaptığı bir şey olmalıdır. Örneğin arabada diz üstü bilgisayarını bırakan bir arkadaşınızın bilgisayarı çalındı. Duruma çok üzülen arkadaşınızı teselli etmeniz gerekiyor. Ancak ona “dalgınlığını, elektronik aletleri görünür biçimde açıkta bırakmaması gerektiğini, biraz kendini toparlamaya ihtiyacı olduğunu, bunun ona ders olmasını” söylüyorsunuz. Yani dünyanın adil bir yer olmayabileceğine inanmak yerine kurbanı sorumlu tutmuş oluyorsunuz. Bu durum, adaletin gerçekleşmediği zamanlarda insanların yaşadıkları çelişkili duyguları ve davranışları açıklar.
Dünyanın her zaman adil bir yer olmadığını kabullenmek; adaletsizlikleri fark etmeyi ve düzeltmek için çabalamayı, kurbanla empati kurabilmeyi ve ona yardım etmeyi beraberinde getirebilir. Her inanç gibi adil dünya inancı da dünyaya gerçekçi baktığımız bir noktada fayda sağlayabilir; ancak yüksek adil dünya inancı, güçlü bir önyargı ve yıkım makinesi olabilir. Bu nedenle, adil dünya inancını korurken gerçekçi bir bakış açısını da sürdürmek önemlidir. İnsanların yaşadıkları dünyada adaletin nasıl işlediğini anlamak ve adaletin sağlanması için aktif çaba sarf etmek, bu inancın sağlıklı bir şekilde işlev görmesini sağlar.
WhatsApp Destek Hattı